Obezite, ülkemizde ve dünya genelinde bir salgın halinde giderek artan bir hastalıktır.
Beraberinde getirdiği, kalp-damar hastalıkları, solunum problemleri, kas-eklem rahatsızlıklarının yanısıra, pekçok kansere davetiye çıkarması ve psikososyal yönden bireyi etkilemesi nedeniyle önlem alınması gereken ciddi bir hastalıktır.
Obezite, basit bir kozmetik sorun değildir, aksine tedavi edilmediğinde ölümlere yol açabilen komplike bir hastalıklar manzumesidir. Sebepler arasında nadiren genetik ve ailesel yatkınlıkların yanısıra, sıklıkla yanlış diyet ve yaşam alışkanlıkları yer alır.
Obezite tedavisinde vücut kitle indeksi, tedavi şeklinin belirlenmesinde önemli bir ölçüttür. Kilonuzun boyunuzun metre cinsinden karesine bölünmesiyle elde edilen bu hesaplamayı kolayca yapabilirsiniz.
VKİ= Kilo (kg)/ Boy2 (m)
VKİ DEĞERİ
VKİ DEĞERİ | DURUM | ÖNERİ |
19.5 kg/m2 nin altında | Zayıf | Beslenme terapisi |
20-24.9 arasında ise | Normal | Sağlıklı |
25-29.9 arasında | Fazla Kilolu | Diyet-ekzersiz, yaşam tarzı değişiklikleri |
30-34.9 arasında ise | I. Derece Obez | Ek olarak mide balonu veya mide botoksu |
35-39.9 arasında ise | II. Derece Obez | Şeker, Kolesterol ve Tansiyon yüksek ise Cerrahi |
40 ve üstü ise | III.Derece Obez | Cerrahi |
1- ENDOSKOPİK OBEZİTE TEDAVİSİ:
Vücut kitle indeksi 25- 35 arasında değişen, diyet ve ekzersiz programlarına rağmen yeterli kilo kaybına ulaşamayan aşırı kilolu ve Tip 1 obez hastalara uygulanabilen yöntemlerdir. En önemli husus bu endoskopik müdahalelerin, hastaya bağımlı oldukları ve radikal diyet ve ekzersiz programlarına mutlaka uyulması gerektiğidir. Uyumsuz hastalarda etkinlik ciddi anlamda düşer.
a) Mide Balonu:
Endoskopi eşliğinde hasta hafifçe uyutularak yaklaşık 15-20 dakikada mideye yerleştirilir. Renkli özel bir sıvı yada hava ile 500 cc ile 900 cc ye kadar şişirilebilir. İşlem sonrası hasta 1-2 saat gözlem altında tutulduktan sonra taburcu edilir. 6 ay -1 yılın sonunda aynı şekilde endoskopi eşliğinde balon çıkarılır.
Aşağıda piyasadaki değişik mide balonları gösterilmiştir.
Mide balonu uygulanacak hastaların zayıflama konusunda kararlı ve uyumlu kimseler olması, tedavinin başarılı olması bakımından önemli bir koşuldur.
b) Mide Botoksu:
Son yıllarda fazla kiloların kaybedilmesinde yardımcı bir yöntem olarak uygulanmaktadır. Endoskopi eşliğinde mide duvarlarına Botulinum toksini enjekte edilerek midenin kasılması azaltılır. Böylelikle daha erken doyma, daha az açlık hissetme ve ghrelin denen iştah hormonunun da azalmasıyla iştah kaybı sağlanarak kilo kaybı sağlanır. Etki mekanizması Mide balonundan farklı olmakla beraber etkinliği eşdeğerdir. Balon gibi midede yabancı cisim olarak yer kaplamaz ve 6 ay sonra etki kendi kendine geçer. Mide balonu gibi etkinin sonlanması için ikinci bir endoskopi işlemi gerektirmez.
2- OBEZİTE CERRAHİSİ:
Obezite cerrahisi, kalıcı kilo kaybı sağlayarak hem yaşam kalitesini hem de yaşam ömrünü uzatan en etkili tedavi yöntemidir. Ameliyat öncesi genel cerrahi, psikiyatri, kardiyoloji, göğüs hastlakıları ve bariyatrik diyetisyenden oluşan bir heyet tarafından multidisipliner bir yaklaşımla hasta değerlendirilir. Bu değerlendirmeye göre hastaya uygun yöntem belirlenir ve bu yöntem hastaya sunulur.
1) Tüp Mide Ameliyatı (Sleeve Gastrektomi):
Tüp mide ameliyatı ülkemizde ve dünyada son yıllarda en sık uygulanan yöntemlerden biridir. Laporoskopik (Kapalı) yöntemle midenin yaklaşık 2/3 ü boylu boyunca kesilerek çıkarılır. Ehil ellerde oldukça etkili ve başarılı bir yöntemdir.
2) Mide bypass (Gastrik bypass):
Tüp mide ameliyatından çok daha önce uygulanmış ve etkinliği ortaya konulmuş bir cerrahi yöntemdir. Mide küçük bir cep şeklinde bırakılacak şekilde kesilir ve ince bağırsakların bir kısmı pass geçilerek ilerideki bağırsaklara bağlanır (Bypass). Rutinde hastanın mevcut durumuna göre değişik şekillerde (Roux-y Gastrik Bypass, Mini Gastrik Bypass) uygulanabilmektedir. Bu ameliyatlarda mide çok küçültüldüğü için hem daha az gıda alarak doymakta, hem de ağızdan alınan yüksek kalorili gıdaların bir kısmı bypass edilen bağırsaklardan emilmediği için oldukça etkili bir kilo kaybı sağlanmaktadır. Bu etki kalorisi yüksek gıdalara karşı ishalle cevap vererek adeta frenleyici bir etki bırakmaktadır. Aynı zamanda Kolesterol-kan yağları, şeker ve tansiyon yüksekliğiyle seyreden metabolik hastalıkları da iyileştirmektedir. Bu nedenle bu tip ameliyatlar morbid obez hastalara uygulanan metabolik cerrahi yöntemleri olarak ta anılmaktadır.
3) Revizyon Cerrahisi (Distal Gastrik bypass):
Daha önce obezite cerrahisi geçirmiş hastalarda geri kilo alımı %10-20 arasında değişebilmektedir. Dünyada bu hastalar için en sık uygulanan cerrahi yöntem, midenin yeniden küçültülmesi ve emilimi bozan bağlantının bağırsakların daha aşağısına taşınması ile karakterize Distal Gastrik bypass ameliyatıdır. Bu ameliyat sonrası hastalar kendine bağımlı olmadan daha ciddi kilo kaybederler. Burada unutulmaması gereken husus ömür boyu vitamin ve mineral takviyesi gerektiğidir. Bunların rutin takip ve kontrollerinin de mutlaka yapılması gerekir.
3- METABOLİK CERRAHİ:
Bu kavram aslında obezite cerrahisi uygulanan hastalarda eşlik eden Diabet, Hipertansiyon ve Dislipidemi gibi ek sistemik hastalıkların da tama yakın düzelmesi sonrası kullanılmaya başlanmıştır. Örneğin tüp mide ameliyatı sonrası şeker hastalığı %70-80, Roux-Y Gastrik bypass sonrası %80-90 oranında kontrol altına alınmaktadır. Vücudun aşırı yağlanması hücresel düzeyde insülin direncini beraberinde getirmekte, vücudun şeker ve kolesterol kontrolünü sağlayan başta karaciğer olmak üzere vücut organlarının yağlanması ise bu maddelerin kandaki seviyelerinin yükselmesine ve metabolik hastalıklara sebep olmaktadır. Vücut organlarının ameliyatla bu yağ yükünden kurtulması olayı geri döndürerek, bu tür metabolik hastalıkların kontrol altına alınarak düzelmesine vesile olmaktadır.
Halk arasında Şeker ameliyatı olarak bilinen ameliyat ise vücut kitle indeksi 35 in altında olan Tip 1 obezlere önerilen bir cerrahi yöntemdir. Bu yöntemde midenin bir kısmı kesilerek çıkarılır ve bağırsağın son kısmı mide ile birleştirilerek uzunca bir bağırsak bypass edilmiş olur. Mideye giren gıdalar buradan ince bağırsağın son kısmıyla temas ederek, pankreası ve dolayısıyla insülin sentezini uyaran GLP 1, İNKRETİN vb hormonların salgılanmasını sağlar. Başarı oranı %60- % 98 arasında değişir. Ameliyattan sonra şekerin kontrol altına alınması birkaç hafta içinde olduğu gibi ayları hatta yılları bulabilir. Bu süre pankreasın insülin rezervine, hastalığın şiddetine ve süresine, bu süre içinde gelişen kronik komplikasyonlara (Nöropati, Nefropati, Retinopati vs) bağlı olarak değişir.
Bu ameliyat 2 farklı şekilde uygulanmaktadır.
1) İleal interpozisyon:
Bu yöntemde mide küçültülür, mide çıkış kapısı olan pylor halkası korunarak onikiparmak bağırsağı ile arası kesilir ve bağırsağın son kısmı ters çevrilerek bu halkaya bağlanır. Böylelikle oldukça etkili bir şeker kontrolü sağlanmış olur. Bu ameliyat etkinliğini bilimsel olarak ispatlamıştır ancak ileri düzeyde tecrübe ve ekip çalışması gerektirmektedir.
2) Transit Bipartisyon:
Bu yöntemde mide küçültülür, ancak mide ile onikiparmak bağırsağı arası kesilmeden bağırsağın son kısmı midenin son kısmıyla birleştirilir. Böylelikle ağızdan alınan gıdalar hem normal yolu hem de yeni oluşturulan yolu kullanarak bağırsağın son kısmına ulaşır. Bu nedenle ileal interpozisyon ameliyatına göre vitamin ve mineral kaybı daha az olur. Bu yöntem diğer yönteme göre son yıllarda daha fazla uygulanmakla birlikte, bilimsel etkinliği açısından biraz daha çalışmaya ihtiyaç vardır.